EUS yeni bir yöntem olarak tıp dünyasında ses getirmiştir. EUS
endoskopun ucunda ultrason cihazı olmasıdır. Bu sayede, dışarıdan
yapılan ultrason ile görülemeyen veya zor görülen organlar daha iyi
değerlendirilmektedir. Bunların başında PANKREAS gelmektedir. Pankreas
görülmesi çok zor bir organdır. Barsak gazları nedeniyle karın üzerinden
yapılan ultrasonda pankreası görmek zordur. EUS mide ve barsak içinden
yani 3-5 cm mesafeden inceleme yaptığı için pankreası çok detaylı
görebilmektedir.
Pankreasta birçok hastalık EUS ile tanınabilmekte ve hatta son yıllarda
kısmen de olsa tedavi edilebilmektedir. Pankreas kistleri eskiden daha
çok tomografi veya MR’la değerlendirilen oluşumlardı. Ancak son yıllarda
EUS’un kullanıma girmesiyle, bu kistler çok net değerlendirilmekte,
hatta tomografi/MR’da görülemeyen kistler bile görülebilmektedir. EUS
ile kistlerden iğne ile örnek alınmakta ve kistlerin iyi / kötü huylu
olduğu anlaşılabilmektedir. Eskiden bu tip incelemeler yaygın olarak
yapılamamaktaydı. Pankreas kitlelerinde ise ince iğne ile biyopsi
alınarak, tümör olup olmadığı hakkında bilgi sahibi olunabilmektedir.
Bazen de ileri pankreas kanseri olgularında kemoterapi vermek için
gerekli olan doku tanısına, zahmetsiz bir şekilde, EUS ile
ulaşılabilmektedir.
İlerlemiş pankreas kanseri olgularında şiddetli ağrılar görülür. Bu
hastalara morfin benzeri ağrı kesiciler vermek gerekir. Bu ağrı
kesicilerin birçok yan etkisi bulunmaktadır. EUS’un yeni bir uygulaması
olan “çölyak ganglion blokajı ve nörolizis” ile pankreasın sinirlerine
alkol veya anestezik madde vererek, ağrı engellenmektedir. Tüm bu
işlemler hastaya ayaktan yapılabilmektedir.
Yine pankreas tümörlerinde, hastanın tümörünün ne kadar ilerlediği,
ameliyata engel bir durumun olup olmadığı, EUS ile gösterilebilmektedir.
Bazen ileri görüntüleme yöntemleri olan tomografi ve MR bile EUS’un
gerisinde kalmaktadır.
EUS bunun dışında, yemek borusu, mide ve duodenumdaki dışarıdan bası ve
yüzeyin altındaki oluşumları da görebilmekte ve tanı koyabilmektedir.
Son yıllarda daha çok teşhis edilen GİST (Gastrointestinal stromal
tümörler) bunlara iyi bir örnektir. Bu tümörler mide gibi organları
kaplayan mukozanın altındaki kas tabakasından köken alırlar. Bu nedenle
normal bir endoskopide ne olduğunu anlamak mümkün değildir. EUS bu
oluşumların midenin hangi tabakasından köken aldığını, iç yapısını,
büyüklüğünü ve çevre dokularla ilişkisini gösterir. Hatta gerekli
durumlarda biyopsi almaya imkan sağlar. Bu nedenle EUS birçok hastayı
gereksiz ameliyatlardan kurtarabilir.
Göğüs kafesi içindeki lenf nodları (bezeler) ve kitleler tehlikeli
oluşumlardır. Bunlara tanı koyabilmek için bazen göğüs kafesinin içine
girerek oradan biyopsi almak gerekir. Bu yöntemler zahmetli
yöntemlerdir. Yine son yıllarda EUS ile yemek borusuna komşu olan göğüs
kafesi içindeki bu oluşumlardan başarı ile biyopsi alınmaktadır. Bu
işlemler ayaktan rahatlıkla yapılabilmektedir.
Özofagus ve mide kanserlerinin evrelemesinde EUS yaygın olarak
kullanılmaktadır. EUS tümörün mide katmanlarında ne kadar yayıldığını,
çevresindeki lenf nodlarını görebilmekte ve bu lenf nodlarının iyi huylu
olup olmadığını biyopsi ile gösterebilmektedir.
Pankreatit (pankreas bezi iltihabı) şiddetli olduğunda oldukça tehlikeli
bir durumdur. Pankreatitin önemli bir komplikasyonu olan “psödokist”
pankreas içinde oluşan sıvı dolu kistlerdir. Bu kistler bazen 10-15 cm
gibi boyutlara ulaşabilir. Bu kistlerin bazı hastalarda boşaltılması
gerekir. Eskiden bu kistler radyoloji bölümü veya cerrahi tarafından
boşaltılırdı. Ancak dışarıya boşaltılırken dış ortamla temas ettiği
için, enfeksiyon gelişmesi riski vardı. Günümüzde pankreas psödokistleri
EUS ile mide gibi organlara boşaltılmaktadır. Bu hasta için daha
konforlu, doğala yakın ve enfeksiyon riski daha az bir yöntemdir.